Bu hafta anne baba tutumları, yoksulluk ve kültür
hakkında yazacağım.
Baumrind’e göre anne baba tutumları 4’e ayrılır : sınırlayıcı,
demokratik, izin verici ve ilgisiz. Sınırlayıcı tipte kontrol, korkutma, ceza
ve emir verme hâkimdir. Demokratik tutumda çocuklar kontrol altındadır fakat
bağımsız olmaya cesaretlendirilir. Bu tarz ortamlarda çocuklar kendi başlarına
bir işi başlatma ve bitirebilme yetisine sahip olurlar. İlişki geliştirebilir
ve bu ilişkiyi sürdürebilirler. Ebeveyn bol bol konuşur çocuklarıyla. Üçüncü
tutum izin vericidir ve burada çocuk üzerinde kontrol ve ondan beklentiler
azdır. Dördüncü tutum ise ilgisiz ebeveyn tipidir. Burada ebeveynler
çocuklarıyla ilgilenmezler ve bu çocukların olumlu gelişim gösterebileceğini
söyleyemeyiz. Fakat acaba bu tür ebeveyn tutumlarının çocuklar üzerindeki etkileri
kültürden kültüre değişebilir mi? Hepimizin bildiği gibi bazı ülkelerde ve
kültürlerde birbirinden oldukça farklı özellikler görülebilmektedir. Örneğin
Amerika’da otoriter tutumdaki ebeveynin çocuğun okul başarısındaki etkisi
olumsuz olabilecekken, Çin’deki çocuğun otoriter ebeveynlik tutumuna karşı olan
tepkileri olumsuz olmayabilir. Hatta otoriter anne baba modeli bu çocuğa iyi
gelebilir ve onun başarısını artırabilir.
Öyleyse kültürden kültüre ebeveyn tutumlarının
çocukların gelişimi üzerindeki etkileri değişik sonuçlar ortaya
çıkarabilmektedir. Fakat kültürden kültüre etkisi değişmeyen olumsuz
faktörlerden biri vardır ki insanlığı ve çocukları derinden etkileyen; bu
yoksulluktur. Peki yoksulluk bir çocuğun gelişimini nasıl etkileyebilir ve ona
nasıl bir ortam sunar? İlk olarak aklımıza belki Maslow’un ihtiyaçlar
hiyerarşisinden yola çıkarak yoksul bir ortamda çocuğun fiziksel ihtiyaçlarının
giderilemeyeceği ihtimali gelir; yani sağlıklı beslenmenin ve büyüyüp
gelişmenin gerçekleşememesi. Yeterli besin bulunamaması ve psikolojik ayrıca
hormonel diğer gelişim türlerinde meydana gelen aksaklıklar… Ayrıca çocuğun
içinde bulunduğu çevreden etkilenmesi. Yoksul bir ortamda nasıl bir çevre
vardır? Stresli uyaranlarla dolu ve şiddetin de muhtemel olduğu bir çevre.
Böyle bir ortamda çocukların sağlıkla ve dengeli bir şekilde büyüyüp
gelişmeleri mümkün müdür? Kesinlikle hayır. Bu gibi bir ortamda stres
faktörleriyle anne baba tutumları da değişebilmektedir. İhtiyaçların
giderilemediği huzursuz bir ortamda ebeveynler nasıl mutlu olabilir ve
çocuklarına barış dolu bir ortam sağlayabilirler ki?
Ülkemizde yoksulluk içinde yaşayan yüz binlerce aile
vardır. Düşünsenize çocuklar öyle ortamlarda büyümeye çalışıyorlar.
Huzursuzluğa doğuyorlar belki de. Böyle insanların sağlıklı bireyler olabilmesi
için onların gerek fiziksel gerek psikolojik anlamda hassas ve zayıf olmamaları
gerekir ki hayata tutunabilsinler. Burada biz öğretmenlere çok iş düşüyor. Amacımız bütün çocukların hayata eşit bir
şekilde başlayabilmesi için gerekli tedbirleri almak ve yoksul ortamdan gelen
çocuklarının gelişimine katkıda bulunarak onları az da olsa hassas
ortamlarından çıkarmak olmalıdır.
Ragibe