Sosyal çevrenin insanlar üzerindeki etkileri yadsınamaz bir gerçektir. Bu yazımda bazı araştırmalardan yararlanarak çocuklarda sosyal çevrenin ve arkadaşa sahip olmanın öneminden ve bu durumun bilişsel sağlığa olan etkilerinden bahsedeceğim.
Rudolph ve arkadaşlarının (2011) yaptığı
araştırmada 2. sınıf öğrencilerinin 5. sınıfa gelene kadar gösterdikleri düşmanca
davranışların (victimization) sebep ve sonuçlarından bahsedilmektedir. Buna
göre erken zamanda başlayan ve artan bir düşmanlık duygusunun (dışlanma, kurban edilme/victimization) çocukların depresif
semptomlarını ve agresif davranışlarını artırdığı söylenmektedir. Ayrıca düşmanlığın(victimization) bilişsel sağlığı
da olumsuz etkilediği görülmektedir. Düşmanca davranışların türlerinin cinsiyete göre
farklılık gösterebileceği de söylenmektedir. Örneğin kızların erkeklere göre kızgınlıklarını
dışlama gibi daha ilişkisel formda gösterdikleri ifade edilmektedir (Crick
& Grotpeter, 1995). Bunun yanı sıra kurban etme/düşmanlık davranışının
ortaokul yıllarına geçtikçe azaldığı gözlemlenmiştir. Örneğin 5. Sınıf çocuklarının
zorbalık ve birbirlerinin gözünü korkutmak (bullying) konusunda daha az hassas
oldukları ve problemi çözmede güçlü yetenekler geliştirdikleri söylenebilir
(Smith ve arkadaşları, 1999) Bunun sebebi yapılan araştırmalara göre çocukların
yaşları büyüdükçe arkadaş grubunun sabitlenmesi ve kendini yönetme konusunda (self-regulation)
güçlenmesi olabilir (Higgins, 1991)
Çocuklarda düşmanlık
(victimization) konusunda arkadaş etkisinin ciddi bir koruyucu faktör olduğu
söylenebilir. Bir tek arkadaşı olsa bile “dışlanmış” çocuğun, bu durum onu depresyon,
asosyal davranışlar ve daha birçok olumsuz koşullardan koruyabilir. Depresyon ve
kızgınlık konusuna gelince, yapılan bir araştırmaya göre yetişkinliğe geçiş
aşamasındaki kızların depresyon ve kızgınlık konusunda daha çok depresyon
gösterdikleri, erkeklerin ise daha çok asosyal davranışlar gösterdikleri söylenmektedir
(Hankin & Abramson, 2001; Lahey ve arkadaşları, 2006).
Öyleyse bizler yetişkinler olarak
çocuklarımızın gelişimini iyi takip etmeliyiz. Bu demek değildir ki onları her
zaman koruyup kollayalım. Böyle yaparsak onlara kötülük etmiş oluruz. Bizler yetişkinler
olarak onlara kendi ayaklarının üzerinde durabileceği bir özsaygı
kazandırmalıyız. Korumacı bir çizgi çizmeden onların hayata sağlam bir şekilde
tutunabilmeleri için yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz.
Ragibe
Kaynakça:
Crick, N. R., & Grotpeter, J. K.
(1995). Relational aggression, gender, and social-psychological adjustment. Child
Development, 66, 710–722.
Hankin, B. L., & Abramson, L. Y.
(2001). Development of gender differences in depression: An elaborated
cognitive vulnerability– transactional stress theory. Psychological Bulletin, 127,
773–796.
Higgins, E. T. (1991). Development of
self-regulatory and selfevaluative processes: Costs, benefits, and tradeoffs.
In M. R. Gunnar & L. A. Sroufe (Eds.), Self processes and development: The
Minnesota Symposia on Child Development (Vol. 123, pp. 125–166). Hillsdale, NJ:
Erlbaum.
Karen D. Rudolph , Wendy Troop-Gordon ,
Elenda T. Hessel & Jennifer D. Schmidt (2011): A Latent Growth Curve
Analysis of Early and Increasing Peer Victimization as Predictors of Mental
Health across Elementary School, Journal of Clinical Child & Adolescent
Psychology, 40:1, 111-122
Lahey, B. B., Van Hulle, C. A., Waldman,
I. D., Rodgers, J. L., D’Onofrio, B. M., Pedlow, S., et al. (2006). Testing
descriptive hypotheses regarding sex differences in the development of conduct problems
and delinquency. Journal of Abnormal Child Psychology,
34, 737–755.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder