Bu
hafta insan gelişiminin doğadan mı (genetik ve biyolojik
faktörler) yoksa çevreden mi etkilendiğini hakkında yazmak istiyorum. Bana kalırsa
bireyin gelişiminde her ikisinin de önemli bir yeri vardır ve her ikisi de
birbirini etkilemektedir.
Bireyin
gelişimi beyin gelişimiyle doğrudan etkilidir. Beynimizin farklı bölümleri
bulunmaktadır ve bu bölümlerin iç içe geçmiş değişik görevleri vardır. Örneğin
beynimizin ön lobunda mantık, nedensellik ve problem çözme gibi beceriler
gerçekleştirilmektedir. Çocuklarda bir olayın nedenini birbiriyle ilgisi
olmayan tatlı sebeplere bağlamaları bu bölümün gelişme sürecinin daha
başlangıcında olduğunu gösterebilir bize. İlk yetişkinlik yıllarına gelinceye
kadar beynin ön lobu gelişim göstermeye devam etmektedir. Bu durumda risk alma
konusu üzerinden bahsedecek olursak, öncelikle risk almanın nedensellikten ve
mantıktan uzak bir şey olduğunu söyleyebilir miyiz? Risk alma konusunda
ergenlerin daha fazla risk alan davranışlar sergilediği söylenir genelde. Bu
durum doğru mudur? “Gençtir yapar böyle şeyler, gelip geçicidir” ya da
“delikanlı, risk alır” gibi cümleler kültürümüzün ergenlik çağındaki bireyleri
risk alma davranışına itiyor olamaz mı? Bana kalırsa insan gelişiminde
biyolojinin yani genetik faktörlerin çok büyük bir etkisi vardır ama insan
gelişiminin tamamı yalnızca biyolojik faktörlerden etkileniyor dememiz son
derece yanlış olur. Hatta biyolojik gelişimin daha sağlıklı olabilmesi için
çevresel etkenlerin ne denli önemli olduğunu da biliriz. Örneğin anne
karnındaki bebeğin sağlıklı gelişebilmesi için annenin sigara, alkol,
uyuşturucu gibi bebeğin biyolojik gelişimini etkileyecek çevresel faktörlerden
kaçınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra yukarıda bahsettiğim gibi beyin
gelişiminde bir takım becerileri gerçekleştirebilmek için beynin belli bir olgunluğa
erişmesi gerekmektedir. Bir diğer örnekten bahsedecek olursak hayvanlar
üzerinde yapılan bir araştırmada civcive yumurtadayken ördek sesi
dinletildiğinde yumurtadan çıktıktan sonra ördeği takip ettiği görülmektedir.
Bu durumda genetiğin ötesinde çevrenin etkisinden söz edebiliriz. Ya da yürüme
örneğini düşünelim. Bebeklerde yürüme davranışı biyolojik şifrelerinde
bulunmaktadır ancak belli bir zaman sonra yürüyebilmektedirler. Bunun sebebi de
çevresel faktörlere bağlı olarak belli bir olgunluğa erişilmesinden sonra bu
becerinin gerçekleşeceğini göstermektedir. Burada gelişimin salt bir genetik
faktör sonucu olduğundan bahsetmek gerekirse her çocuğun yürüyebilmesinden
ancak bazılarının yürüme becerisinden önce emekleme davranışı göstermesini
söyleyebiliriz. Ancak bu bile çevresel etkilerin, ailenin veya çocuğun
bakımıyla ilgilenenlerin çocuğa karşı olan ilgisinden, onu
cesaretlendirmesinden olduğunu söyleyemez miyiz?
Bireyin
gelişiminin biyolojik ve çevresel faktörlerin ortak sonucu olduğunu
düşündüğümüzde bireyin gelişimi için çevresel faktörlerin niteliklerinin
gelişimi artırıcı ve tetikleyici şekilde olması gerekmektedir. Bunun için
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en temel kısmında bulunan fiziksel
ihtiyaçları karşılamak amacıyla yeme, içme ve ikinci basamağında bulunan
barınma ihtiyaçlarının karşılanması ile birey gelişimini sağlıklı adımlarla
gerçekleştirme yolunda olacaktır. Ülkemizde ve dünyada bireylerin gelişimi
maalesef gereken şartlar sağlanamadığı için sağlıklı bir şekilde
gerçekleşemeyebilmektedir. Yaşama ve kendini gerçekleştirme hakkı bütün
insanlarındır ve bunun sağlanabilmesi için sosyal sorumluluk projelerinin
artırılması, ihtiyacı olanlara yardım edilmesi ve ülkelerin bu sorunlar için
daha farklı politikalar geliştirmesi gerekmektedir.
Ragibe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder