Öğrenme ne zaman
başlar? Doğduktan sonra mı, anne karnındayken mi?
Yapılan bir
araştırmaya göre (Hornstra, 2009) en az 30 haftalık bir fetüsün kısa dönem hafızaya
(10 sn) sahip olduğunun gözlendiği söyleniyor. Ayrıca anne karnındaki 34
haftalık bebeğin bilgiyi sakladığı ve 4 hafta sonraya kadar ulaştırabildiği yani
hatırlayabildiği ifade ediliyor (uzun dönem hafıza).
Bu arada
araştırmayı okurken karşıma habituasyon ifadesi çıktı. Habituasyon bir tür öğrenme temelli
fenomenmiş. Ayrıca bir araştırmaya göre (Thompson
& Spencer, 1966) habituasyon “verilen bir uyarıcıya karşı dikkat kesilme ve
ona yanıt verme” olarak tanımlanıyor. Habituasyon ile ilgili ilk araştırmalar
1925 yılında yapılmaya başlanmış. Peiper’in (1925) araştırmasına gore tekrar
eden bir uyarıcı karşısında (araba kornası) bebeklerin hareketlerinin
yavaşladığı gözlenmiş. Bu durumda bizler bebeklerin anne karnından itibaren
duyduğunu hissettiğini ve kimi uyarıcılara cevap verdiğini söyleyebiliriz. Burada
anne karnındaki bebek uyarıcıyı duyuyor, onu yeni bir uyarıcı mı yoksa devamlı
süregelen bir uyarıcı mı olduğunu kategorize ediyor ve sonucunda bir tepki
(davranış-hareketini yavaşlatma) gösteriyor. Öyleyse diyebiliriz ki burada
bilişsel bir süreç çalışıyor. Acaba bilişsel bir sürecin çalışıyor olması anne
karnındaki bebeklerin öğrenmelerinin gerçekleştiğini kanıtlar mı? Uyarıcı-davranış
çemberinde öğrenme gerçekleşiyor diyebilir miyiz?
Öğrenme ve
bilişsel süreçlerin içerisinde yer alan konulardan biri de otobiyografik
hafızadır. Otobiyografik hafıza kültür, çevre ve duygusal gelişim ile yakından
ilgilidir. Genel olarak yetişkin kadınların yetişkin erkeklere göre daha uzun,
derin, keskin ve duygu dolu otobiyografik hafızalarının olduğu bulunmuştur
(Fivush & Buckner, 2003). Bunun sebebi kültürün ve yetiştirilme tarzının cinsiyetlere
bakış açısında fark olduğu için olabilir. Daha açık olmak gerekirse ebeveynler
kız çocuklarının duygusal gelişimine “daha hassas” (!) oldukları için daha
fazla yer veriyor olabilirler ve bu da onların otobiyografik hafızasının daha gelişmiş
olmasına neden olabilir. Tabii tek başına bu cinsiyete bağlı kültürel davranış
özelliklerinin farkı bu durumu açıklamak için yeterli olmayabilir.
Özetle, biliş
hafıza ve öğrenme olarak insan bir derin kuyudur diyebiliriz. Öğrenme ve hafıza
doğmadan önceki dönemlere dayanmaktadır ve iyi bir gelişim için bireylere sunulan
ortamların kalitesi çok önemlidir. Kısacası bizler bireylerin hafıza, duygu,
biliş gibi her türlü gelişiminde çocukluk çağlarının son derece önemli olduğunu
bilmeli ve buna göre davranmalıyız.
Ragibe
Kaynakça:
·
Hornstra,
G.(2009), Aspects of fetal learning and memory. Child Development, 80 (4), 1251-1258.
·
Fivush,
R., & Buckner, J. P. (2003). Constructing gender and identity through autobiographical
narratives. In R. Fivush & C. Haden (Eds.), Autobiographical memory and
the construction of a narrative self: Developmental and cultural perspectives (pp.
149–168). Hillsdale, NJ: Erlbaum.
·
Peiper,
A. (1925). Sinnesempfindingen des Kindes vor seiner geburt. Monatsschrift fur
Kinderheilkunde, 29, 237–241.
·
Thompson,
R. F., & Spencer, W. A. (1966). Habituation: A model phenomenon for the
study of neuronal substrates of behavior. Psychological Review, 73, 16–43.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder