23 Aralık 2012 Pazar

Dil Gelişimi


Hepimizin bildiği gibi insanları diğer canlılardan ayıran en temel özellik insanların düşünebiliyor ve konuşabiliyor olmasıdır. Dil gelişimi insanın doğumundan itibaren süregelen bir olgudur. Bebekler yeni doğduklarında kendilerini ağlayarak ya da değişik sesler çıkartarak ifade ederler. İhtiyaçlarını bu şekilde bir iletişim kurarak gidermeye çalışırlar. Ağlamak içgüdüsel bir şeydir ve yeni doğmuş bebekler için hayatta kalabilme amacıyla iletişim kurma aracı olarak görülmektedir. Bebekler büyüdükçe bilişsel gelişimleriyle paralel olarak dil gelişimi de ilerlemektedir. İlk olarak bebekler sesler çıkarmaya başlarlar. “ba ba , de de” gibi sesleri söylerler. Hep vardır ya “baba” dedi anneden önce diye, bu aslında “ba ba” seslerinin tekrarlarla söylenmesinin “an ne” seslerinden daha kolay olmasından dolayıdır. Yoksa çocuğun orada “baba” demesi diye bir şey söz konusu olmayabilir. Bu gibi sesleri tekrar etmelerden sonra çocuklar yavaş yavaş kelimeleri söylemeye başlarlar. 1,5 yaşından itibaren kelimeleri söylemeye ve cümle kurmaya başlarlar. Örneğin benim sınıfımdaki çocuklar sene başında 2 yaşındayken ortalama kelime hazineleri 30-40 civarındaydı ve 2 kelimelik cümlelerle kendilerini ifade ediyorlardı. 4-5 aydır çocuklardaki dil gelişiminde öyle hızlı gelişmeler gözlemiyorum ki şimdi onlar 3-4 kelimelik cümleler kurabiliyor, basit neden sonuç ilişkilerini açıklayabiliyor, kendi duygularını ifade edebiliyorlar. Bütün bunlar beni çok mutlu ediyor. Onların gelişimlerine böyle yakından şahit olmak gerçekten çok farklı bir duygu. Çocukların dil gelişimindeki bu hızlı ilerleme küçük yaşlarda oldukça fazla oluyor. Örnekten anladığımız üzere çocuklardaki neden sonuç ilişkileri kurma, duygularını ifade etme, kelimeleri hafızaya alma yalnızca bilişsel gelişimle değil aynı zamanda sosyo-duygusal gelişimle de iç içe olan bir süreç. Duygularını ifade edebilmek ve başkalarının duygularını anlayabilmek sosyo duygusal gelişimini ilerleten bir durum. 

Bana kalırsa çocuklarda dil gelişimini desteklemek için çocukla ilgilenen yetişkinlere büyük iş düşüyor. Çocuklar adeta birer sünger gibi bütün duyduklarını gördüklerini içlerine alıyorlar ve onları kâh model alma, kâh taklit etme yoluyla dışa vuruyorlar. Bu durumda kullandığımız sözcüklere çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çocukların yanında dilimizi düzgün kullanmaya gayret etmeli, onların sorduklarını ve merak ettiklerini içtenlikle yanıtlamalıyız. Onların merak duygularını uyandırmalı ve düşünmelerini sağlamalıyız. Onlara bol bol kitap okumalı, masal anlatmalıyız. 2 yaşlarındaki çocuklar sürekli “neden” diye sorarlar. Bizler olayların nedenlerini onların anlayabileceği düzeyde en mantıklı ve makul şekilde ifade etmeliyiz. Okuduğumuz kitaplarla, oynattığımız kuklalarla, dinlettiğimiz şarkılarla ve tekerlemelerle, sayışmalarla onların dil gelişimine destek olmalıyız. Çocuklardaki gelişimleri gördükçe bizler de mutlu olacağız. Her zaman sevecen ve sabırlı olmalı, onların hayatı öğrenmelerine katkıda bulunmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder