Ahlak
nedir? Ahlaki yargılar nelerdir? Bizler ahlaki kurallarla toplumsal kuralları
nasıl ayırmaktayız? Bana kalırsa bu gibi sorular üzerinde düşünülmesi ve kafa
yorulması gereken meselelerdir. İlk olarak ahlakın ne olduğundan bahsederek
başlayalım. Ahlak kelimesi, Vikipedi’nin tanımına göre neyin doğru
veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. İnsanlar toplu halde
yaşamak zorunda olduklarından ahlak kuralları onların yaşayışlarını
düzenlemektedir. Birbirlerinin haklarına saygı göstererek huzur ve refah içinde
yaşamalarını amaçlamaktadır. O zaman kimsenin olmadığı yerlerde ahlak
kurallarına gerek olmadığından bahsedebilir miyiz? Eğer ahlak kuralları
toplumun huzur ve refah içerisinde yaşaması için varsa toplum olmadığı yerde
ahlak kurallarına ihtiyacımız kalmıyor diyebiliriz belki de. Bu aşamada Freud toplumun
olmadığı yerde ahlaka da ihtiyaç olunmadığını söyler. Lakin, Freud ahlakı,
toplumun emirlerinin superego tarafından
içselleştirilmesi sonucu ortaya çıktığını iddia etmektedir (Vikipedi, Ahlak)
Peki,
ahlak kuralları ile toplumsal kuralların farkı var mıdır? Kültürden kültüre
değişen yaşantı ve düşünüş biçimlerinin oluşumu ahlakın mı yoksa toplumsal
kuralların mı sonucudur? Aslında
toplumsal kurallar ile ahlaki kuralları birbirinden ayırmak kolay değil gibi
görünse de biz bu kuralları diğer toplumlarda da olup olmadığına göre düşünerek
ayırabiliriz. Diğer bir deyişle kimi
toplumlarda bir diğerine ait olmayan oldukça değişik düşünce ve yaşayış
yapılarını görmek mümkündür. Örneğin bizim kültürümüzde cenaze olan evde yemek
pişmez, televizyon açılmaz. Bu kural farklı bir kültürde görülmemektedir.
Böylece toplumdan topluma değişiklik gösteren kurallara toplumsal kurallar deriz.
Toplumsal kurallar geleneklerin sonucunda otoriter ve tepeden inme bir şekilde
ortada bulunmaktadır. Ahlaki kurallar olarak görülmezler. Peki o zaman toplumsal kurallar neye göre
belirlenir
Asch’in
deneyine göre bireylerin ahlakı sosyal çevre ile şekillenir. Diğer bir deyişle
ahlaki gelişim sosyal gruba uyum ile ilgilidir. Bunun amacı belki de bireylerin
sosyal çevrede uyum ve refah içerisinde yaşamayı arzulamasıdır. Bu deneyde
görünen o ki birey kimi zaman doğru olmadığını bile bile topluma ayak uydurma
uğruna yanlış olanı söylemeye başlayabilir.
Çocukların
ahlaki gelişimleri bilişsel gelişim ile iç içe gerçekleşmektedir. Bunun yanı
sıra sosyal yargı ve değerlendirmeleri de sosyal ortamda gelişir. Yapılan bir
araştırmaya göre insanlardan benzer ahlaki yargılar geliştirmiş olanlar (örn:
ailemizi de içine alarak hiç kimseye zarar vermemek gerektiği) bazı durumlarda
benzer sonuçlara gelebilirler (hastalıktan korumak için orta yaşlı anne babana
yardım etmelisin).
Kısacası
ahlaki gelişim bir yandan bireyin içsel gelişimiyle ilgiliyken diğer yandan da
sosyal çevreyi etkiler ve ondan etkilenir. Ahlaki gelişim bireylerin
doğduğundan bu yana biriktirerek deneyim kazandıkları bir tür yaşantı
biçimidir.
Ragibe
Asch deneyi: (https://www.youtube.com/watch?v=iRh5qy09nNw)
Vikipedi (Ahlak): http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahlak
Kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahlak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder