10 Kasım 2012 Cumartesi

Doğal Seçilim


Canlıların hayatta kalma konusunda doğal seçilimin (doğal seleksiyon) önemi yadsınamaz. Kimi zaman “Güçlü olan kazansın” denir oyunlarda. Bu sözün doğal seçilimi özetleyen bir anlamı da vardır. Doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizmadır (Vikipedi)*

Doğal seçilim konusunda insanlar üzerinde çok çeşitli örnekler vermemiz mümkündür. Bizi doğal seçilim hakkında sorular sormaya yönelten bir soru bebeklerin neden öfke, çatışma, çekişme gibi özelliklerinin bulunduğudur. Sahip olduklarını paylaşmak istemeyişlerinin sebebi ne olabilir? Sahip oldukları onların hayatta kalmak için çok önemli olduğundan bu amaç sebebiyle gerçekleştirilen içgüdüsel davranışlar (imprinting) mıdır? Bence evet. 

Bunun yanı sıra hayvanlarda zürafaların boyunlarının uzamasını düşünelim. Zürafaların hayatta kalabilmesi için beslenebilmesi ve bunun için de iyi yapraklara ulaşabilmeleri gerekmektedir. İyi yapraklar yüksek ağaçların uçlarında bulunur ve buralara ulaşabilen zürafalar hayatta kalabilmektedir. Bu durumda zürafaların boyunları uzundur ve ulaşamayanlarınki zaten kısa kalmıştır ve hayatta kalamadıkları için nesillerini devam ettirememişlerdir. Bu durumda da hayatta kalamayışları zaten bir sonraki kuşaklarına aktarılamaz. Boyunlarının uzamış olması genden gene aktarılmıştır. Doğal seleksiyon konusunda bizim de günlük yaşamda farkında olmadan yaptığımız işler vardır. Örneğin bir ağaç yetiştirmek istediğimizde tohumlar arasından en kaliteli olanı seçmeye çalışırız. Burada da güçlü olanın var olabilmesini sağlarız. 

Çevremizde ikiz bebeklere sahip olan aileleri görmüşüzdür. İkizlerden birinin fiziksel açıdan diğerine göre daha gelişmiş olmasını (mirror opposites) görmemiz mümkündür. Burada fetüs içindeki hayata tutunma ve kaynaklardan daha fazla yararlanma çatışması ikizler arasında bulunmaktadır. Kaynaklardan daha fazla yararlanan bebeğin bütün gelişim açılarından diğerine göre daha gelişmiş olması mümkündür. Daha somut bir örnek verecek olursak çevremizdeki bu ikizlerden birinin üstün zekâlı diğerinin ise zekâ geriliğine sahip olduğunu ve fiziksel yapı itibariyle de ilkinin diğerine göre daha gelişmiş olduğunu görebiliriz.
İnsanlarda “tuttuğunu koparan” olmak hayatta kalabilme şansını artıracağından bu özellik gelişim açısından önemli bir yere sahiptir.
  
Diğer bir konu olarak hayatta kalabilme hususunda fedakârlık üzerinde durmak gerekir. Acaba fedakar varlıklar hayatta kalabilir mi? Bunu hayvanlar üzerinden düşünürsek cevabımız hayır olur ancak insanlar için durum onların düşünebilen bir varlık olması ve sosyal bir çevrede etkileşim halinde bulunması açısından daha farklı anlamlar ifade edebilmektedir. Örneğin insanlar evlenip çocuk sahibi olarak nesillerini devam ettirmek isterler. Çocuklarının sağlıklı olması için gerekli bütün koşulları sağlamaya çalışırlar. Bu anne ve babaların evli olmayan kardeşleri de yeğenlerinin gelişimine katkıda bulunmak ve onların bakımını üstlenmek için birçok fayda sağlamaya çalışırlar. Peki bunu neden yaparlar? Bu bir çeşit fedakarlık değil midir? Bu tür bir fedakarlıkla bu insanlar da kardeşleri yoluyla nesillerinin devam etmesine katkıda bulunmuş olmuyorlar mı? İşte insanlarda fedakarlık nesil devamında etkili bir yere sahipken hayvanlarda bu olay bu şekilde gerçekleşmez. 

Genel olarak düşünürsek bana göre bizler bütün her şeyi hayatta kalabilmek için yapıyoruz. En basitinden en karmaşığında, bütün motivasyon kaynağımız hayatta kalabilmektir. Sağlıklı, mutlu, güçlü, başarılı olmak isteyişlerimizin sebebi hep hayata sıkıca tutunabilmek içindir.
Ragibe

http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fal_se%C3%A7ilim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder